The Flesh Failures/ Let The Sun Shine in(Hair Soundtrack): Beni tanıyanlar bilirler.
İlk izlediğim günden beri beni derinden etkileyen filmlerin başında gelir Hair(Saç).
Bundan ne kadar önce olduğunu tam olarak hatırlayamıyorum. Sanırım 10 sene kadar önce olsa gerek. Belki de daha fazla… Bir gün yazlık evde TV kanallarında zaplarken TRT2 de bir alt yazıya ilişti gözüm. "Hair bu gece TRT2 de…" Hair'i daha önce duymamıştım. Ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Ama eskiden izlediğim siyah beyaz bir film canlandı gözümde. Elemanın biri saçları çıksın diye bir ilaç alıyor ve tüm vücudu saçlarla doluyordu. Komedi filmiydi. Bu hairin de o olduğunu düşünmüş "… eğlencelidir izliyim " diye geçirmiştim aklımdan. Akşam her zamanki gibi yemekten sonra dışarı çıkmış arkadaşlarla takılmıştık ve sonunda eve döndüm. Ama filmi unutmuştum. Televizyonu açtım ve öyle gezinmeye başladım. "Aman ya yine hiç bir şey yok!" derken TRT2 de masa üstünde dans edip şark söyleyen birini gördüm. Şarkı hoşuma gitmişti. Özellikle de masa üzerindeki dansı. Nereden bileyim bu sahnenin beni en çok seveceğim filmlerden birine çekeceğini. İzlemeye başladım bu filmin adını merak ederek. Sonunda reklamlar girdi. Reklam arasından sonra film tekrar yayına girdiğinde ismini öğrenebildim. "HAIR" (SAÇ). Ve bendeki hair hikayesi böyle başladı…
Film kısaca yaşadığı kasabadan kalkıp orduya katılacağı son günün öncesinde bir şehir turu atmak isteyen taşralı bir gencin şehirde hippi bir grup ile karşılaşması ve onlarla dost olmasını ve böylece gelişen olayları anlatıyor. Ancak içerisinde pek çok toplumsal mesaj içeriyor ve bunları oldukça hoş bir üslupla, oldukça başarılı müzikler ve kareografilerle sunuyor.
Filmde, sonunda elemanımız orduya alınıyor. Ancak dostları ona bir sürpriz ziyarette bulunmak için bir arabaya doluşup Nevada'ya geliyor. Askeri üs alarmda olduğundan geri çevriliyorlar. Fakat işte burda harika bir plan ile üs te görevli bir subayın elbiselerini ve aracını alarak piknik alanına gidiyorlar. Filmde bana göre esas oğlan niteliğindeki arkadaşımız saçlarını keserek rütbelinin yerini alıyor ve üsse girmeyi başarıyor ve arkadaşını buluyor…
"-Hadi!" diyor, "…gir arabaya. Herkes burada. Piknik yapacağız"
"-Ama gelemem. Üst alarmda ve sürekli sayım yapılıyor" diyor eleman.
"-O halde çıkart elbiselerini" diyor esas oğlan ve elemanın yerine kendisi geçiyor.
Burada izleyeceğiniz videoda elemanımız piknik alanından dönüyor ama kampta son sayım yapılıyor ve kendisinin yerini alan arkadaşı kendisinin yerine savaşa gitmek üzere…
Let the sun shine in… Bırakın güneş içeri girsin…