Adam savaşmakla çetin er sayılmaz, öfkelendiği zaman kendini tutabilendir çetin – Mevlâna Celâleddin-i Rûmî
Ahh o ne güzel demiştir vaktinde. Şimdi sanmayın bu sözümden değildir vakti. Halen de öyledir. Yeri ve vaktidir söylediklerini dinlemenin ve hatta fırsat buldukça söyleyip dinletmenin.
Biz değil miyiz ki öfkelendiğimizde parlayıp silahımıza davranan, sevindiğimizde silahımızı elimize alan; silahımızla kutlayan silahımızla cezalandıran. Oysa ne haddimize böylesi bir savaşçı olmayı erdem saymak! Marifet savaşmak değil! Marifet savaşı bitirmek. Çünkü biten her savaş mutluluk verir, huzur verir. Çiçek koklamak, koklatmak varken barut koklamak niye?
Ne alıp veremediğimiz var çevremizden? Nedir bu sürekli bölünmüşlük, bölünme arzusu? Nedir bu farklıyım farklısın farklı çabası? Oysa yine ne güzel söylemiş faklı olmaya değinen şu sözleriyle Mevlana hazretleri zamanında:
“Beri gel, beri!
Daha da beri! Niceye şu yol vuruculuk?
Madem ki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik?” – Mevlâna Celâleddin-i Rûmî
Gitmeyi istedik hep olanca gücümüzle. Artık kalma vakti değil midir sevgilimizle, sevgimizle? Arayıp da bulamadığımız, verip de alamadığımız hangi hazinedir ki; ucu bucağı DOĞUM-YAŞAM-ÖLÜM olan hepsi hepsi üç perdelik bir dünya oyununda. Giriş gelişme sonuç mudur tüm her şey! Bize anlatılanlar mıdır tüm bildiklerimiz? Yoksa kendi kalbimizin ışığında gördüklerimizle algıladıklarımız mıdır bildiklerimiz? Bakın ne demiş yine Mevlana Hazretleri bilgi ile ilgili:
“Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.” – Mevlâna Celâleddin-i Rûmî
Ben ise kendi lakırdımı etmiştim bundan yıllar önce bilgi ile ilgili: “Bilgi peşinde koşmak okyanusta kulaç atmaya benzer. Önce tutunacak sağlam bir yer bulmalısın.” – İsmail Kaya
Benimki haddimi aşan bir deyiş belki. Bu nedenle de lakırdı diyiverdim şimdi. Mevlana’nın bilgi ile ilgili bu sözleri ile ilgili hiç bilgim yoktu şimdiye kadar, okumamıştım bu günden önce hiç bir yerde. Ama demem, hatırınıza getirmem o ki efendiler, hanımefendiler; aklın yolu birdir! Kalbin yolu da birdir! Sağa-sola bakmadan kendi kalbinizle yüreğinizle izleyin çevrenizi. Ama bu demek değil ki sağa sola bakmadan geçin karşıya! O ne ki? Sağa sola bakmadan geçmeyin sakın karşıya! Siz anladınız beni biliyorum, kalbiniz anladı…
Yardım edin ey sevgililer. Yardım edin birbirinizi tutuşturmaya. Çünkü ihtiyacımız var şu günlerde birbirimizin ışığı ile aydınlanmaya, çünkü şöyle demiş yine zamanında Mevlana:
“Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez” – Mevlâna Celâleddin-i Rûmî
Ama bunu yaparken ateşi aldığınız yere şöyle bir bakın. Orada sizi kalbinizden, kalbinizi sizden uzaklaştıran bir şeyler varsa suya sığının!
09.OCAK.2010 – İsmail KAYA
Son söz:
Yukarıda yazılı olan hiç bir satır planlamış, programlanmış bir çalışmanın ürünü değildir. Buna rağmen okuduklarınızın hiç biri öylesine değildir. Kalbimden kalbinize parmaklarımın ucundan bir köptürüdür. Öyle ise değer verdiğinizi düşünebilirim. Alıntı yapacaksanız değerlendirin! Hem bu sayfayı, hem hayatınızı! – İ.K.
Paylaş
“Adam savaşmakla çetin er sayılmaz – Mum ışığı” üzerine bir yorum