Portakalı severim, tadını ve kokusunu da. Rengi de güzeldir ayrıca…
Ama içinde bulunduğumuz ülkesel gezintinn tanımlamalarını her ne hikmetse yapmak gibi bir içsel birikim içerisine girmemden ötürü müdür nedir benzetme üslubu ile konuyu ilişkilendirme gereksinimi tüm tüylerimde cereyan ediyor. Belki de nedeni renginin sarı, turuncu tonlarında dikkat kelimesini hücrelerimize işlemesindendir…
Dikkat araç çıkabilir! Dikkat taş düşebilir! Dikkat!…
Her ne kadar hayatımızla ilgili pek çok şeye dikkat edip özen göstermeye çalışsak da birileri sanki özellikle yaparcasına aracımızın tekerine çomak sokma gayreti içerisindeler sanki. Öyle ki ülkesel gezilimimizin sallantısal devinimi içerisinde olduğunu söylemek ahmakça bir tiyatro oyunu sergileyen şovalyenin şiirsel saçmalıklarını dinlemeden edememek gibi bir durum oluşturuyor sanki. Daha dügzün cümleler ile konuyu anlatıp irdelemeye çalışmak şöyle dursun özgürlük çalışmaları adı altında yapılan her gereksiz ve saçmasal seçmesel politikaya göz yumar olduk ancak bunu yaparken yanında yeme de yat tadında verilen kısıtlamaların tadına bakar olduk ve sonunda gidişatımızı gösteren renk bende portakalımsı bir renk aldı.
Nereye gidiyoruz diye sormayacağım, nereye geldik noktası daha anlamlı burada.
Bilmem anlatabildim mi… Anlatmama hakkımı saklı tutarım…
İsmail KAYA 13-Ocak-2011