Zaman kavramı oldukça anlamsız geliyor. İçinde bulunduğumuz zaman ben cümleyi kurduğumda geçip gitti bile. Yep yeni bir zamandayım şimdi hatta şimdi ve hatta şimdi…
Aslında belki de en anlamlı şey olmalı. O kadar anlamlı olmalı ki her dakikanın değerini bilmek gerek. Nefes aldığımız her anın. Yavaşça hissetmeliyiz; içimizde durdurmalıyız zamanı önce yitip gitmeden ellerimizin arasından.
Yaşamış, yaşayan aklı olan her canlının hayalidir zamanı durdurmak ama yine aklı olan her canlı hayal ettiği bu durumu gerçekleştiremeyeceğini bilir. En azından şimdilik! Çünkü yarın ya da daha sonra düşüneceklerimiz ve bunlardan yola çıkarak oluşturacaklarımızın neler getireceğini bilemeyiz. Ama şimdi bu anlamsız kavramdaki serüvenimize dönelim ve daha gerçekçi hayallere bakalım…
Bundan yıllar önce henüz lise sıralarında dirsek çürütürken; yeni uygulamaya konulan kredili sistemi ilk kobayları durumundayken herkes gibi hayalleri olan biriydim. Şimdi de öyleyim elbette ama bilirsiniz o zamanlar daha farklı olur her şey. Bilgisayarlarla ilgilenmek ve müzik yapabilmek en büyük hayallerimdi. Bir gün sınıf öğretmenimizin biz öğrencileri ile tanışma gününde sınıf öğretmenimizin “ne olmak istiyorsunuz” sorusunu şu şekilde yanıtladığımı hatırlıyorum “Bilgisayar operatörü ve müzisyen”.
Eğer çalışkan bir öğrenci değilseniz bu cevabınıza çoğu arkadaşlarınız gülecektir. Bende de öyle oldu ama zaman şimdi olduğu gibi ilerledi ve bana güzel hediyeler sundu. Benim gibi müziğe ilgi duyan bir arkadaş ile tanıştım. O’na evde yaptığım deneme kayıtlarımı dinlettim. Ardından o da beni başka bir arkadaşıyla tanıştırdı. Toplamda sayımız dörde ulaştığında bir grubumuz vardı. Adını LIONS koyduk. Besleyip büyütmeye çalıştık; grubumuz için kolyeler bile yaptırdık. Sonra bu isimde farklı bir grubun olduğu kavrayınca ismimizin değişmesi gerektiğine karar verdik. İsim arayışı uzun sürmedi çünkü hepimizin hayalinin gerçekleştiği hissine kapıldık ve bu nedenle “Hayal ötesi” olsun dedik. Hani başlamak başarmanın yarısıdır denir ya…
Ardından geçen zamanda ben bilgisayarımı sık sık bozduğumdan ve ailem de “artık kendi bilgisayarını kendin yap” dediğinden bir bilgisayar teknik servisinde çalışmaya başladım. İşte o da olmuştu…
Sonra hayallere hayaller eklendi. Mutlu bir beraberlik, aşk, para…
Mutlu bir berabarlik ve aşk bölümleri gerçekleşti şimdi para hayal ediyorum, bunu hayal etmeyeniniz var mı?..
Zaman halen büyük bir sabırla geçip gidiyor. Hızını hiç azaltmadan. Bizim onu kavrayış biçimimiz değişiyor sadece ve bu biçimde görüyoruz ki yavaşça hayal ötesi bir dünyaya ilerliyoruz. Hayallerimizin ötesine; gerçekleştiği ana ve hayal edemeyeceğimiz kadar uzağa. Bu yolcuğu yaparken pek çok kez içinde bulunduğumuz gerçeğe saplanıp kalıyoruz. Böylesine bir saplanış; hayalleri unutmacasına bir saplanış doğru olmamakla beraber aradaki çizgiyi de korumak gerekiyor sanırım ama açıkcası kendi adıma söylemem gerekirse bu gerçekliğe pek tutunamayanlardanım. Bu nedenle “Hayalci” tanımını kendim için doğru tanım olarak görüyorum.Yine de kendime kızıyor değilim. Çünkü biliyorum ki bu günde olmamın en temel nedeni daha önce de anlattığım hayallerimde yatıyor ve yarınki yolculuk için yeni yeni hayallere zemin hazırlıyor. İşte bu düşünceyle “Düşler görülmek ister” demiştim sanki onları canlandırarak. Geçmişte utanılacak, aşağılanacak birşeymiş gibi görünen bu hayalcilik günümüzde artık hepimizin kabullendiği bir varoluş biçimine dönüşmüş durumda sanırım.
Hepimize hayal ötesine doğru iyi yolculuklar dilerim…