Bayram, sevinç, mutluluk, bereket, huzur demek. Beraber atan gönüller demek. Birleşen insanlar demek. Bayram coşkusunu yaşamak, tüm bunları kalbine doldurup onunla onlarla mutlu olmak ve bu mutluluğu başka insanlarınkine katarak mutluluğu arttırmak demek. Tüm dini ve milli bayramlarımız bizler için büyük bir lütuf…
Yıl 2012 olsa da bu zaman dilimi içerisinde değişen ve gelişen teknolojiyle farklı görüş ve düşüncelere sahip insanların o ilk insansı tutumları ve acizlikleri değişmiyor aslında. Üzerimizdeki giysiyi çıkarsak, telefonlarımızı, bilgisayarlarımızı, iletişim cihazlarımızı vb. bir kenara bıraksak salt insan olarak, çıplak bedenimizle bir deri bir kemik halimizle kalıyoruz. Bu durum aslında gerçek deryasında bir damla olduğumuzu ap açık gösteren üç günlük yaşamımızı gözler önüne seriyor. Üşüyoruz, hasta oluyoruz. Üzerimizdeki kumaş parçalarına muhtacız. Her ne kadar çıplak gelsek de …
O halde acizliğimizi kabullenip bize bahşedilen bu müthiş, harikulade, mucizevi yaşama saygı duyup onu taçlandırmak adına, yüce yaratıcıya bizler için beslenme kaynağı, et, süt, yün kaynağı bir canlıyı bir şükran göstergesi olarak sunmak içinde bulunduğumuz bayramın en açıklayıcı anlatımı olsa gerek. Lakin aşağıdaki satırları iyi anlayıp bilmek ise bu bayramda adet haline getirilen Kurban Kesmek ile ilgili unutulan bazı gerçekleri de hatırlamamızı sağlıyor;
“Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir.” (Hacc 22/36;37)
Elbette her bayramı olduğu gibi içinde bulunduğumuz bu Kurban Bayramını da layıkıyla kutlayabilmek için aşırılıklardan uzak durmak, insanları rahatsız edici durumlara düşmemek gerekiyor. Çocukların gözleri önünde şiddet görüntüleri oluşturmamak gerekiyor. Aslında bunları sadece bu bayram günlerinde değil, her zaman yapmak gerekiyor.
Aşırılıklardan uzak, sevdiklerimizle beraber mutlu ve huzurlu bir bayram geçirmek dileğiyle, iyi bayramlar…