Sevgili günlük, zaman kavramını algılamamız bazen içinde bulunduğumuz yere ve duruma göre değişiyor biliyorsun. Hangimiz “yahu ne kadar çabuk geçti zaman” demedik ki? Veya tam aksine “zaman bir türlü geçmek bilmiyor” cümlesini kullanmadık?
Bu gün 22 Mayıs 2013. Zamanın içinde bir zaman…
Üç sihirli vaktin bir insan ömrünün ölçülebilen dilimleri ile eşleştiği zaman…
Dile kolay; Üç yıl…
Ne kadar çabuk geçmiş, acısıyla, tatlısıyla.
2010 tarihinde yaşam şeklim, düşüncelerim ve pek çok şeyim değişti. Artık iki kişi olarak düşünüyor, iki kişi olarak yaşamaya başlıyordum. Nasıl olacak, ne olacak derken üçüncü yılı geride bırakıyor evliliğimiz. Yakında, evliliğimiz büyük bir hediye ile onurlandırılacak. Yine belki sorularla sanki başka bir zaman dilimine atlayacağız ama daha fazla güçle ve daha fazla mutlulukla…
Her şekilde yine zamanla olan koşturmacamız , kovalamacamız devam edecek. Hatta belki de artarak devam edecek.
Ama biliyor musunuz?
Bu üç yıl gerçekten nasıl geçti bilmiyorum. Mutluyum. İnşallah Allah herkesi mutlu eder ve nice üç yıllar, beş yıllar, yüz yıllar nasip eder.
Evet, zaman,
nasılsa akıp geçiyor.
O halde bize kalan,
zamanın değerini bilmek
zamanı yaşamak
…sevdiklerimizle…
sorulara takılmak değil,
“ne?, nasıl olacak?, başarabilecek miyim?” yerine
sadece yaşamak, keyfini çıkartarak, değerini bilerek, havayı içine çekerek…
Çünkü her zaman olduğu gibi sevdiklerimizin gücü bizi daha da güçlü kılacak…
Sevgili günlük,
Bu gün 22 Mayıs,
Güneşli, güzel bir gün…