-İyi misin dostum? Canın sıkıkın gibi!
-Doğru… biraz canım sıkkın…
-Nedir seni böyle düşüncelere iten?
-İnsan olmak!
-İnsan olmak mı? Ah hepimizin en büyük derdi! Peki anlat bakalım nedir düşüncen?
-Etrafına bak dostum! Tüm bu karışıklığa bak! Birileri birilerini karalıyor sürekli. Dinlemeden, anlamaya çalışmadan yaftalıyor ve yargılıyor! Herkes için Cenneti dilemek varken Cehennemi diliyor birileri birileri için. Söylesene bu dilek bile uzak tutmaz mı insanı o arzuladığı, vadedilmiş cennetten, inandığı güzelliklerden?… Birileri ölüyor sürekli dünyanın bilmediğimiz farklı köşelerinde… yakınlarımız terk ediyor bizi hiç beklemediğimiz zamanlarda. Sahi beklesek ne fayda!.. Sonra hastalıklar da var! Yoksa bizler miyiz birbirimizi hasta eden?… Diğer yandan sürekli mutluluğu kovalamak tüm bu acıların varlığını biliyor, görüyorken. Kendine, vicdanına ihanetmiş gibi geliyor bazen! Güzel bir akşam yemeği, tatlı bir tebessüm peşinde koşmak. Bir şiirdeki kafiye olma hayalini kurmak, uyum ve anlayış içinde… Tüm bu kargaşa içinde ağır değil mi sadece bir insan olmak!
-Hayat bir nehirdir sevgili dostum! Bizler de o nehirde yol alan yolcular! Bu nehir dalgalı oluyor, durgun oluyor. Üzerinden geçen kuşlar şarkılar söylüyor, bulutlar öfkeyle birbirlerine saldırıp gürlüyor! Ve bizler küçücük sallarımıza, teknelerimize sığınıveriyoruz kimi zaman öfke kimi zaman hüzün ve kimi zaman mutlulukla!.. Evet elbette, ağırdır gerçekten insan olmak! Ama bizi insan yapan şeyin ta kendisidir aslında bu devasa nehirde yol alıyor olmak! Yol alırken yaşadıklarımız ve yaşadıklarımız karşısında duruşumuzdur bizi insan yapan. Ve tüm bu olanlar karşısında yapabileceğimiz; sadece bir insan olmak!
31.7.2017
İ.K “İnsan olmak”