Mızıkanın genel tanımını sanırım hepimiz biliyoruz. Fakat son zamanlarda mızıkaya duyduğum merak bu enstrümanın tanımını ve tarihini araştırmama neden oldu…
Yazıma önce “Mızıka Nedir” başlığı atmıştım. Fakat bu sorunun yanıtını ararken bir yolculuğun içinde buldum kendimi. ayrıca mızıkanın gerçekten harika bir yol arkadaşı olması nedeniyle de yazımın başlığını “Mızıka yolculuğu” olarak değiştirdim. Şimdi de sizleri bu yolculuğa davet ediyorum…
Doğrusu bu yazıyı yazmadan önce mızıkanın amerikan Folk ve Blues müziklerinde kullanımından sanırım; bir Amerikan ürünü olduğunu sanıyordum. Oysa yazım sırasında günümüzde bildiğimiz modern mızıkanın Christian Friedrich Ludwig Buschmann adında genellikle armonika ve akordeon icat etmekle tanınan bir Alman müzik aleti yapımcısı ve mucidi tarafından ortaya çıkartıldığını öğrendim.
Peki nasıl tanımlanıyordu bu müzik aleti? Neydi mızıka?
britannica ‘nın tanımına göre çağdaş armonika yada çağdaş mızıka, metalle çevrili küçük bir ahşap çerçevedeki yuvalara yerleştirilmiş ve iki paralel rüzgar kanalı sırasında rüzgarla beslenen serbest metal kamışlardan oluşur.
“Diyatonik (yedi notalı) skalanın notaları, sazların alternatif rüzgar akış yönleriyle ses çıkaracak şekilde konumlandırılmasıyla, dönüşümlü olarak üfleme ve emme yoluyla elde edilir . Bir nota, enstrümanda istenen ağız deliğini seçmek için dudakları büzerek veya dil ile istenmeyen delikleri kapatarak çalınabilir (genellikle daha gelişmiş bir teknik olarak kabul edilir). Bazı modern müzisyenlerin virtüözitesi, birkaç seçkin besteciyi (Heitor Villa-Lobos -Brezilya’lı Besteci- ve Ralph Vaughan Williams-İngiliz Müzisyen ve Besteci- dahil) enstrüman için yazmaya teşvik etti.” – britannica.com
Yine britannica.com da Armonikanın, birkaç serbest kamış ağız organından sadece biri olduğundan bahsedilir. En eskisinin Çin’e ait olduğu ve 18. yüzyılda Avrupa’ya tanıtılan Sheng olduğu belirtilmektedir.
19. yüzyılın başlarında Avrupalı enstrüman yapımcıları, Sheng‘de kullanılan ahşap kamışlar yerine metal kamışlar kullanan enstrümanlar denemeye başladı. Yaklaşık 1820’de Christian Friedrich Buschmann adlı genç bir enstrüman yapımcısı, metal kamışlardan “Aura” adını verdiği bir enstrüman yarattı. Bu enstrüman popüler oldu, ancak yalnızca darbe notaları sağlıyordu.
Buschmann’ın “aura”sı ya da kendi deyimiyle “mundaeoline”, muhtemelen dört inçlik bir kareye yerleştirilmiş 15 aralıklı borudan oluşan bir akort yardımcısı olarak icat edilmişti. Ancak üzerinde şarkıların çalınmasına izin verilmesine rağmen, hantal kutu, çalanın(icracının/müzisyenin) yalnızca içine üflemesine izin veriyordu, sesi dışarı çıkarmıyordu.
1826’da Joseph Richter daha iyi bir yol gördü ve kendi adını alacak bir akort yöntemi buldu; ancak daha da önemlisi, Bohemya doğumlu zanaatkar aynı zamanda enstrümanın darbe ve çekme mekanizmasını tasarlamasıyla da itibar kazandı. Kamışların üzerine hava üflerken veya çekerken tutarlı tonlar üretecek, üst üste iki kamış plakasına sahip olan ve “vamper” adını verdiği 10 delikli diyatonik bir armonika yarattı. Ve yalnızca on inç genişliğinde ve bir inç yüksekliğindeydi: mükemmel taşınabilir enstrüman…
Alışılmadık sese sahip küçük alet, çok geçmeden çeşitli zanaatkarlar ve müzisyenler tarafından kopyalanmaya başlandı ve 1850’lerde Matthias Hohner adlı bir Alman saat ustası bu sanatı geliştirdi.
Boş zamanlarında eşi ve bir işçisiyle birlikte “ağız organları” adını verdiği şeyi üreten Hohner, enstrümanların ilk seri üreticisi oldu ve aile üyeleri Amerika Birleşik Devletleri’ne göç ettiğinde Hohner onlara yanlarında almaları için armonikalar verdi.
İç Savaş sırasında müziğin onlar için çok önemli olduğu her iki ordudaki birlikler tarafından da sevilerek hemen benimsendiler; Savaştan sonra armonikalar ülke çapındaki mağazalardan ve postayla sipariş şirketleri aracılığıyla binlerce kişi tarafından satın alındı. 1877’ye gelindiğinde Hohner, talimat kitaplarıyla birlikte yılda 700.000 armonika satıyordu.
Bugün sanıyorum Hohner dünyada hala en çok tercih edilen ve beğenilen mızıkaları üretiyor.
Son olarak sizleri YouTube kanalımda paylaştığım bir mızıka playlisti ile baş başa bırakıyorum.
Kaynak: http://www.philharmonicas.com/website/history.html