Uzun zamandır bilgisayar sektöründe çalışan biri olarak aslında bilgisayarın ilk hayatımıza girdiği günden beri yapay zekanın hayatımızda olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Çünkü bilgisayarların var edildiği ilk günden beri amaçları insan işlerini hafifletmek, kolaylaştırmak, karmaşık işlemleri kolay ve anlaşılabilir bir hale dönüştürmek oldu. Sonuçta insanlar tarafından yazılan yazılımlarla insanların zekasının birer yansıması olarak elektronik cihazlara geçtiler. Her ne kadar zekanın tanımı gereği bir zeka olarak tanımlanmasalar dahi bir yansıma olarak zekanın bir örneği idiler. Bu da günümüzde yapay zekanın temellerini oluşturdu!
Peki neydi zeka? Bir şeyin zeka olarak tanımlanabilmesi için ne gerekiyordu? Zekanın tanımına baktığımızda insanın düşünme, akıl yürütme, nesnel gerçekleri algılama, kavrama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tümü olarak tanımlanabileceğini görüyoruz. Yani öğrenme, kıyaslama ve karar verme süreçlerinin tamamını kapsayan bir olgu. Bugün yapay zekayı günümüz teknolojik cihazlarından ayıran en temel şey de artık kendi başına “insan zekasını taklit edebilmesi” oldu… Evet; başlarda sadece verilen komutlara programlanmış bir şekilde bir kaç seçenekle öngörülebilir yanıt verebilen, karmaşık hesaplamaları çok kısa sürede yapabilen insan aklı ve zekasıyla oluşturulan ve cihazlara yansıyan zeka bugün artık “görebilen, duyabilen, konuşabilen” bir hale geldi.
Bu ürkütücü bir durum. Fakat bu ürkütücü durumu insan bizzat test etmeden kolay anlaması mümkün olmuyor. Geçtiğimiz günlerde ben de OpenAI‘nin geliştirdiği ChatGPT ile sonunda bizzat tanıştım ve sanki karşımda gerçekten bir insan varmış gibi kısa bir sohbet edip bilgi aldım. Karşınızdakinin bir insan olmadığını bildiğinizde ve bir insan gibi mantıklı hatta neredeyse duygusal cümleler kurduğunu görünce bu çok daha tuhaf geliyor insana. Hatta bir şiir bile yazdı! Doğrusu oldukça da başarılıydı bence!
Ah evet! Yapay zeka günümüzde o kadar gelişti ki her ne kadar “duyguları olmasa” da “hissedemese” de duyguları ve hisleri insana bırakarak harika sanatsal işler çıkartabiliyor; müzik yapıyor, şiir yazıyor, resim yapıyor. Sonuçta her sanat eserinin insanın gözünde anlam ve değer kazandığını düşündüğümüzde hissedemiyor olulunun pek bir önemi kalmıyor. Yani; sanat yapıyor! Şimdilik bu belki çeşitli algoritmalarla edindiği bir taklit yeteneği. Fakat bugün en iyi şairlerin bile bir ilham kaynağı oluyor ve çoğu kendisini bazen sevdiği sanatçıların metodlarını taklit ederken buluyor. Sonuçta duygular da hisler de insanlarda ortak oluyor. Öyle olmasaydı bir şiirde benzer hisleri alabilir miydi insanlar? Yapay zeka artık günümüzde her şekilde insan hayatını etkilemeye, yapay siber duvarlardan silikon vadilerinden çıkarak gerçek hayatlarımıza, hislerimize dokunmaya başladı.
Korkmalı mıyız yoksa sevinmeli mi? Hayatta kötüye kullanılabilecek her araç gibi yapay zeka da kötüye kullanılabilecek yapısıyla bizlere endişe verirken diğer yandan sunacağı imkanlarla da umut vadediyor. Bu durum da akıllara şunu getiriyor: kontrolsüz güç güç değildir! Bu durum da beni şunu düşünmeye itiyor: insanoğlunun kendi oluşturduğu ürettiği teknoloji bile rahatlıkla kontrolünden çıkabiliyor. O halde insanoğlu aslında kendi güçsüzlüğünü de bir yerde kanıtlamış oluyor.
Siz ne dersiniz?
Bu yazıyı yazıp paylaştıktan sonra Yapay Zeka ile ilgili YouTube ‘da iki güzel video buldum. Bu videoları aşağıda paylaşıyorum.