Bugün dünya emekçi kadınlar günü. Bu konuda daha önce de yazmıştım. Aslında acı bir gün olduğunu anımsatmış ve Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözü ile kadına verdiği değeri anımsatmıştım:”Kadınlarını geride bırakan toplum, geride kalmaya mahkumdur!”
Bugün Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.v.)’in İslamiyette kadına verilen değeri anlatan, kadınlar ile ilgili hadisleri ile birlikte emek,emekçi, çalışan ile ilgili bir kaç hadisini paylaşacağım. Bunu yaparken gördüğüm ve kalbime sığdıramadığım bazı haksızlıklara da değineceğim. Elbette bir tarihçi veya din adamı değilim. Ama düşünen ve kıyaslayabilen, vicdanı olan biriyim ve bu nedenle konunun hakimlerinin ve sizlerin affına sığınarak içimi sızlatan bu duruma değinmeden geçemeyeceğim.
Ayrıca bir insana ve elbette bu yazının konusu olan “Kadına” yapılan en büyük haksızlık ona gerçekten değer verenleri aşağılayıp karşılayarak gerçeği görmesini engellemektir diye düşünüyorum. Düşünsenize birisi sizi çok seviyor, hakkını savunuyor ama birileri O’nu size düşman gibi gösteriyor.
Fakat öncelikle değil sadece kadın erkek eşitliği, aynı zamanda tüm insanların eşit olduğunu bildiren Kur’an’dan bir kaç alıntı paylaşacağım.
Kur’an’da kadın erkek eşitliği
Ey Insanlar! Biz sizi bir erkek ile dişiden yarattık
Ve anlaşasınız, barış içinde yaşamayı öğrenesiniz diye /sizi sınamak amacıyla, çeşitli soylara ve kabilelere / toplumlara ayırdık. Allah’a göre en seçkininiz / makbul olanınız, O’na karşı takvası en fazla olanınızdır. Ve şüphesiz bu değerlendirmeyi en iyi yapacak olan Allah, her şeyi en iyi bilen ve her şeyden haberdar olandır.(49/Hucurat, 13) – Prof. Dr. Gazi ÖZDEMİR “Allah’ın son dini İslam’a son davet KUR’AN”
Hucurat 13 de insanların tek nesil oldukları belirtilerek farklı toplum ve ırk ve toplumlara ayrılmış olmalarının ise insanlar için bir sınav aracı olduğu bildiriliyor.
Sizi topraktan yaratması ve sonra beşerler olarak çoğaltıp yayılmanız, Allah’ın ayetlerinden / gücünün delillerindendir. (30/Rum, 20)
Rum 20 de tüm insanların topraktan yaratıldığı bildiriliyor. O halde kadın da erkek de aynı şekilde topraktan yaratılmış oluyor.
Aynı delilden yararlanmanız ve doğru yola yönelmeniz için düşünüp ders alacağınız diğer bir durum da, sizi topraktan yarattıktan sonra, onlarla birlikte huzurlu ve rahat bir yaşam geçirmeniz için cinsellik nefsiniz aracılığıyla kendi nefslerinizden eşler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koymuş olmasıdır. (30/Rum,21 – Prof. Dr. Gazi ÖZDEMİR “Allah’ın son dini İslam’a son davet KUR’AN”)
Rum 21 de yine insanların topraktan yaratıldığına değinildikten sonra insanların nefslerinden eşler yaratması ve bu eşler ile aralarına sevgi ve merhamet koymuş olduğu bildiriliyor. Bugün aradığımız ruh eşi kavramını da açıklayan en güzel örnek de bu oluyor sanırım. Burada Gazi Özdemir’in yorumuna göre çoğalmada kullanılan nefs, cinsellik nefsidir. Yani nefsten, nüfuslar oluşturulmaktadır ve evlilik de Allah’ın birliğine ulaşmada aracı bir kurumdur.
Bunlarla birlikte yine Gazi Özdemir’in yorumunda, Kur’an’ın yolunda gitmeyen, sevgisiz, merhametsiz, hoşgörüsüz, mutsuz bir hale gelerek amacının dışına sapan bir evliliğin boşanma ile sonlandırılmasını Bakara 229 ve Talak-1-7 ayetlerle önermiş olduğu belirtilmektedir. Günümüzde ne yazık ki “bizde boşanmak olmaz” şeklinde evliliğe yaklaşan ailelerin de bu tutum ve davranışlarının bu öneriye uymamakla hatalı olduğu açık şekilde ortaya çıkmaktadır.
O halde görünen o ki, Kur’an, hem kadın hem de erkek için eşitlik ve mutlululuk kavramlarına önem vermiştir.
Aynı eşlerin birbirleri ile tekrar evlenip boşanma hakları iki kezdir. Eğer, aynı eşler iki defa boşanma hakkını kullanmışlar ve üçüncü kez tekrar evlenmişlerse, ya iyilikle evliliği devam ettirmeli, ya da güzellikle artık birbirlerini serbest bırakmalıdırlar. Boşanmada kadının olan malların (mehrin) geri alınması helal değildir. Kadının hakkı olan alacağının bir kısmını veya tamamını, ayrılabilmesi için kendi isteğiyle bırakmasında, her ikisi için de bir günah yoktur. Bunlar, ihmal ve ihlal etmemeniz gereken ve Allah’ın belirlemiş olduğu sınırları ve uyarılarıdır. Kim bunları göz ardı ederse, işte onlar zalimlerdir. (2/Bakara, 229 – Prof. Dr. Gazi ÖZDEMİR “Allah’ın son dini İslam’a son davet KUR’AN” )
Günümüzdeki kadın cinayetlerinin eski eş, eski sevgili/yeni sevgili, kıskançlık vb. gibi nedenlerle olduğunu hala TV lerimizde acı ile izliyor, duyuyoruz. Diğer yanda Kur’an’ın eşlerin anlaşamama, mutlusuzluk vb. durumunda birbirlerini serbest bırakmaları (ayrılmaları) tavsiye ediliyor ve ayrılan kadının olan mallarının kadından alınamayacağını bildiriyor. Ve bu uyarı ve sınırlara uyulmamasının zalimlik olacağını söylüyorken siz söyleyin; Kur’an ve İslam kadına değer vermiyor mu?
Her mantıklı insanın bu soruya “evet, değer veriyor” şeklinde cevap verdiğini düşünerek, O halde bu dini yayan bir peygamber nasıl olur da aksine davranır aksine söz söyler?
Elbette ki söylemez. Ama söylemiş gibi gösterilebilir ve gösterilmiş de! Nasıl mı?
İslâm’ a ve peygamberine Haksızlıklar, iftiralar
Gelin peygamberimizin kadınlarla ilgili sözlerine geçmeden önce bu sorunun yanıtı için Prof. Dr. Salih Aydemir’in “Tarih Boyunca ve Kur’an-1 Kerim’de Kadın” adlı makalesine bakalım. (ISLAMi ARAŞTIRMALAR ClLT: 10, SAYI: 4 , 1997)
Aşağıdaki ekran alıntısındaki metinde Salih Aydemir şunları yazmıştır:
“kadın konusun da yazan birçok yazar, Islam’ın kadını köleleştirdiği hususunda görüş birliğine vararak onu şiddetle eleştirmişlerdir. Ancak, islam’a en ağır eleştiri daha doğrusu tecavüz Prof.D r.l lhan Arsel tarafından yöneltilmiştir.”
Ve aşağıdaki şekilde anlatımına devam eder:
“Prof.Dr.İlhan Arsel’in Şeriat ve Kadın adlı kitabında çoğu zaman bilimsellikten uzaklaşan basit bir üslupla, Kur’an ve Hz.Peygamber (a.s.)’i kötülemekten büyük bir haz duyduğu hemen her satırda göze çarpmaktadır. Sayın Arsel’e göre; Islam dünyasında kadının zavallı hale sokulmasının, özgürlükten yoksun kalmasının ve erkeğin kölesi durumunda bırakılmasının gerçek nedeni ise Islam dininin yanlış uygulaması ve ne de Türklerin kabahatidir; Sadece açık konuşmak gerekirse asıl sorumluluk, bu dinin kurucusundadır. Nihayet Arsel, bu görüşünü kanıtlamak için, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin anayasal organlarından biri olan Diyanet Işleri Başkanlığı’nın yayınladığı Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi adlı yapıttan derlediği kadınla ilgili haberleri ustalıkla gözler önüne serer…”
Yazının devamında aşağıdaki ekran alıntılarında da göreceğiniz gibi İslam peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.)’e arap peygamberi, Muhammed gibi kimliğini küçümseyici ifadelerden de geri kalınmamış ve Hz. Muhammed (s.a.v.) sanki kadınları küçümsüyor, aşağılıyor köleleştiriyor gibi gösterilmiş.
Yazıda elbette tarihte kadının yerine de değinilmiş ve şu satırlarla devam edilmiş:
Uygarlığın beşiği olarak gösterilmek istenen Yunan’da ise kadının hemen hemen kölelerle bir tutulduğunu
görüyoruz. Koca karısını dövebildiği gibi başka birisine de armağan edebilirdi. Tüm miras erkek çocuklara düşer
di. Bir erkeğe edilebilecek en büyük küfür ona “kadın” demekti. Bu aşağılamaların ötesinde ayrıca kadın tüm
kötülüklerin kaynağı olarak da kabul ediliyordu. Hesiodos, onunla ilgili olarak şu mısraları terennüm eder:Bulutlarda gümbürdeyen Zeus
Yarattığı baş belası olarak
Kadınlar soyunu ölümlü insanlara
O kadınlar ki kötülüktür işleri güçleri
iyiliğe karşı kötülük sağladı onlarla.
Kaynak: https://isamveri.org/pdfdrg/D00064/1997_4/1997_4_AKDEMIRS.pdf
Şimdi yeniden yukarıda bize yutturulmaya çalıştığını gördüğümüz mavi haptan gerçeklere ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in kadınlarla ilgili sözlerine dönelim.
Peygamberimizin kadınlarla ilgili hadisleri!
“Cennet annelerin ayakları altındadır.”
“Kadınların haklarını yerine getirme husûsunda Allâh’tan korkunuz! Zîrâ siz onları Allâh’ın bir emâneti olarak aldınız.”
“Sizin en hayırlınız, ehline (eşine ve çocuklarına) en hayırlı olanınızdır. Ve ben de ehline karşı en hayırlı olanınızım.”
“Mü’minlerin îmân bakımından en olgunu ve en hayırlısı, hanımına karşı en hayırlı olanıdır.”
“Ey insanlar! Kadınlar hakkında Allâh’dan korkunuz! Sizin kadınlarınız üzerinde hakkınız vardır.”
“Onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, onları dövmeyin, onlara çirkin demeyin, fenâ söz söylemeyin!”
“Kadınlarınızla iyi geçinin; eğer onlardan hoşlanmadı iseniz bile!..Olabilir ki bir şey, sizin hoşunuza gitmez de, Allâh onda bir çok hayır takdîr etmiş bulunur.”
“Kadınlar hakkında birbirinize hayır tavsiye ediniz!”
“Mü’min bir erkek, mü’min bir kadına kızıp darılmasın! Eğer onun bir huyundan hoşlanmazsa, öbüründen memnûn olabilir.”
“Allah sizden; kadınlara karşı iyi ve hayırlı olmanızı ister; çünkü onlar, sizin analarınız, kızlarınız veya teyzelerinizdir.”
“Sizin hayırlınız, eşine hayırlı olandır. Ben de eşime karşı sizin en hayırlınızın. Kadınlara ancak iyi insanlar iyi davranır; onlara karşı ancak kötü kişiler, ihanet eder.”
“Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür.”
“Hanımını döven, Allah’a ve Resûlüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum.”
Emek, emekçi ile ilgili hadisler:
- Abdullah b. Ömer’den nakledildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Çalışana ücretini, teri kurumadan verin.” (İbn Mâce, Rühûn, 4) (kaynak: https://www.islamveihsan.com/emek-ile-ilgili-hadisler.html)
- Ebû Hüreyre’den (r.a.) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Yüce Allah şöyle buyurur: ‘Kıyamet gününde karşısına bir hasım olarak dikileceğim üç çeşit insan vardır: Benim ismimi kullanarak söz verip sözünde durmayan kimse, hür bir insanı köle diye satıp parasını yiyen kimse ve bir işçiyi istihdam edip işini yaptırdığı hâlde ücretini vermeyen kimse.’” (Buhârî, İcâre, 10) (kaynak: https://www.islamveihsan.com/emek-ile-ilgili-hadisler.html)
Göründüğü gibi ilk olarak”Oku” emriyle gelen bir dinin Bilim ve Çağ dışı olması nasıl imkânsız ise , “Cennet anaların ayağı altındadır” diyen bir peygamberin ve yaydığı dinin de kadını hor görmesi, aşağılaması mümkün değildir. Fakat insanların bu dine uyması veya bunları kendilerine, çıkarlarına, istek ve arzularına göre farklı yorumlayıp farklı gösterme çabaları da o insanların kendileriyle ilgilidir.
İsmail Kaya 8 Mart 24