Saatin tik-tak ları ve yaşamın girdapları arasına sıkışmak

Bu gün Hürriyet gazetesi web sayfasında okuduğum bir haber uzun zamandır içimde tuttuğum, yakındığım bir duruma dair düşüncelerimi anımsattı bana ve böylece döküldü dudaklarımdan dökülemeyen kelimeler satırlarıma. Habere göre Adana’da Cuma namazı saat 12:00 ye sabitlenmiş. Bu konuda yorumu bırakalım işin erbabları yapsın ancak bu haberin aklıma getirdiği bir konuya değineceğim ben. Bu gün başka bir sitede de paylaştığım düşüncelerimi biraz daha açarak buradan da paylaşacağım.

Saatin tik-tak ları ve yaşamın girdapları arasına sıkışmak yazısına devam et

Uyuyan güzele mesajımdır…

Dünya öylesine çirkinleşti ki, öylesine iftira ile kötü gösterildi ki iyilik ve masumluk;

Yanar yüreğim acı ile

bir çocuğun göz bebeklerinde,

kaldı o saf güzellik ve masumluk…

Uyuyan güzele mesajımdır… yazısına devam et

Siyah beyaz hayatı renklendiren bizim onu algılayış biçimimiz sadece

Yazmak istiyorum. İçimdekileri beyaz bir kağıdın üzerine boşaltmak. Bir şeyleri düzeltme adına değil; buna ümidim kalmadı zaten artık. Sadece rahatlamak adına. Rahatlayıp hafiflemek. Çünkü zaten ne değişiyor ki! Hayat halen siyah-beyaz. Çünkü gözlerimiz halen kapalı ve arada gördüklerimiz ışığın aldatıcı ilizyonundan ibaret…

 

 

Siyah beyaz hayatı renklendiren bizim onu algılayış biçimimiz sadece yazısına devam et

İçinde senden biri var…

Bir şehirdesiniz. Kalabalık, bunaltıcı.

O yok ya yanınızda şehir daha bir yabancı…

Birden yağmur başlıyor. Islanıyorsunuz. Trafik akıp giderken siz durup kafanızı kaldırıyor ve yağmurun yüzünüzü ıslatmasına izin veriyorsunuz.

İşte bu şarkı tam da bu anda doğaçlama çıkan sözlerle yazıldı. 2009 yılında bir sevgililer gününde, eşime…

İçinde senden biri var… yazısına devam et

Cennete yolculuk…

Masmavi bir gökyüzü. Altında turkuaz rengi sular ve içerisinde çeşit çeşit, rangarenk balıklar. Suların bittiği karanın başladığı yerde yemyeşil ağaçlarla süslenmiş, meyve ağaçlarıyla tatlandırılmış, rengarenk ve çeşit çeşit kokularla süslenmiş çiçekler, ipek kıvamında kumlarıyla bir kumsal. Bir nehir sularını bu kumsalla birleştirerek turkuaz mavisi denize boşaltıyor. Gürül gürül şelalelerde balıklar yarışıyor. Kuş seslerini duyabiliyor musunuz? Henüz adını bilmediğimiz kuşlar…

Cennete yolculuk… yazısına devam et

YES – YesYears belgeseli

Yes, için sadece İngiliz progressive rock grubu şeklinde tanımlama yapmak bence yetersiz olur. Bunun yerine müziği tiyatral üslupla birleştiren ve aykırı görünen melodilerin bir arada nasıl bir bütün olduğunu başarıyla gösterebilen, sürükleyici düşselliği ile dinleyicisini bir girdap gibi içerisine çeken, 1968 yılında kurulan bir İngiliz Prograssive Rock devi diyerek kendi tanımımı yapacağım izninizle.

YES – YesYears belgeseli yazısına devam et